“`html
İstanbul’da Müdahalelerin Gölgesinde Siyasi İtiraflar
Geçmişte Ergenekon sürecinde olduğu gibi, bu sefer de her pazartesi sabahı halkı şaşırtan bir ‘dalga’ yaşanıyor. Yüzlerce asker, polis, gazeteci ve hukukçu gözaltına alınırken, gelecekte kimin hedef olacağını merakla bekleyeceğiz.
Son günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in, hangi CHP’li belediye başkanını sürükleyeceği üzerine tahminler yürütülüyor. İlk olarak Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasıyla start verildi.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da peşinden geldiği gözüküyor. Gürlek’in operasyonları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ulaşmak için hafta boyunca devam edecek gibi duruyor.
Gürlek’in soruşturmaları, bir züccaciye dükkanına dalan fil edasıyla süratle gerçekleşiyor. Belge ve deliller ise oldukça yetersiz; zira temel amaç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı memnun etmekten başka bir şeymiş gibi görünüyor.
Özer’in tutuklanmasının üzerinden 80 gün geçti ve hala PKK üyeliğine dair somut bir kanıt bulunamadı. Eğer Özer bu kadar sanıklanıyorsa, Akpolat’ın da rüşvetçi olduğuna dair en az o kadar iddia bulunmaktadır.
Büyük Rüşvet Soruşturması
Geçtiğimiz pazartesi, Balıkesir’deki evine yapılan baskınla birlikte Akpolat hakkında büyük bir rüşvet soruşturması başlatıldı. Kendisi, hasta babasının evinden detaylı bir şekilde alınırken, bu durum oldukça dikkat çekiciydi.
İki polis memurunun kollarına girerek hastane koridorlarında halk önüne çıkardığı Akpolat, tam dört gün boyunca gözaltında bekletildi. Dördüncü gün, “İfadeniz adliyede alınacak” denilerek savcılığa götürüldü.
Gündem, muhalif bir belediye başkanını savcının elinde oyuncak etme çabası olarak şekilleniyor.
Akpolat’a Yöneltilen Suçlamalar
Akpolat’a üç ana suçlama yöneltiliyor:
-
Birinci Suçlama: Aktaş’ın iki çalışanını işe almak.
Burada, biri Ferhat Tutşi’nin geçmişte Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nde çalıştığı ve Beşiktaş Belediyesi’nde Fen İşleri Müdürü olarak görev aldığı belirtiliyor. Diğer bir isim Leyla Türkyaşar ise Adana’da geçmişte iş yapmış ve eşi Aktaş’a ait bir şirkette çalışıyormuş. Ancak, her iki kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmamış.
-
İkinci Suçlama: İki binanın bedelinin altında satılması.
Beşiktaş Belediyesi’ne ait iki bina, Aktaş’ın sahibi olduğu şirkete 470 milyon TL’ye satıldı. Ancak savcılığa göre, bu satış zarara uğratma anlamına geliyor. İlginç olan, Akpolat’ın ihale sırasında imzasının bulunmaması.
-
Üçüncü Suçlama: Araç satışı üzerinden rüşvet alımı.
Akpolat’ın, Aktaş’a ait bir firmaya iki aracını oldukça yüksek bir bedelle sattığı iddia ediliyor. Ancak bu durum, siyasi etik açısından sorunlu olsa da somut bir rüşvet ilişkisi anlamına gelmiyor.
Rüşvet İddiaları ve Cevaplar
Savcılık, Akpolat’ın iki binayı ucuza satması karşısında aracını satmış gibi görerek rüşvet almış olduğunu ileri sürüyor. Ancak, Akpolat bu durumu, süreci takip etmediği şeklinde açıklıyor ve “Sadece araçları sattım” diyor.
Bu dev soruşturmanın sonucunda, Akpolat hakkında adı geçen 5.869.073 TL’lik rüşvet iddiaları oldukça çelişkili bir şekilde savunuluyor. Akpolat, yıllardır Beşiktaş’ı yöneten ve büyük ihalelere imza atan birisi ve bu şekilde etiketlenmesi oldukça dikkat çekici.
Reza Zarrab’ın akla zarar rüşvet ilişkileri ile karşılaştırılmadığı ve benzeri ilişkilerin göz ardı edildiği bir ortamda, Akpolat’ın durumuna yönelik şüpheler daha da derinleşiyor.
İBB’nin Hedefi Olması
Akpolat’ın durumu, İstanbul’un diğer belediyelerine de uzanacak gibi görünüyor. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun hedeflenmesi ve CHP’nin düşürülme çabaları dikkat çekiyor. İBB’ye yönelik yapılan bu operasyonlarda, İmamoğlu’nun rüşvet ve yolsuzluk ile ilişkilendirilmesi, siyasi iktidarın muhalefeti azaltma planlarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu süreç, İstanbul’un seçim arenasındaki dengeleri değiştirmek adına atılan önemli adımlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
“`